“VAY BE” DEDIRTEN MEZARLIK
Mezarliklar enteresan bir sekilde bana huzur veriyor. Yani sanki oradaki herkes cok huzurlu ve bu huzur mekana yayiliyor… Haliyle o huzurdan siz de nasipleniyorsunuz. Pere Lachaise’nin bir diger enteresanligi, bir mezarliktan ziyade muzeye benziyor olmasi. Inanilmaz aile mezarliklari, her biri birer sanat eseri olan mezarliklar filan gercekten pek enteresandi. Hos ben mezarin gosterislisini pek sevmem ama bu gosteris baska bir gosteristi; huznu ve saygiyi bir arada barindiran gosteris… Basit ve cig degil…
KIMLER YOK KI…
Bu mezarligi ziyaret edilir kilan en buyuk ozellik tabii ki iceride yatanlar. Kimler yok ki? En basta Jim Morrison olmak uzere, Oscar Wilde, Yilmaz Guney ve daha nicesi BURADAN buyrun… Dev bir mezarlik ve resmen turist kayniyor. Bir ara bir VIP arac gordum basinda bir guvenlik duruyordu bayaaa kulaklikli filan FBI ajani gibi. bir de baktim biri gomuluyor acayip tipler basinda… Soyle bir kafami uzatip bakayim dedim FBI ajani kilikli adam bir kipirdandi ben de uzaklastim oradan…
YILMAZ GUNEY
Mezarliga girer girmaz saga dondum. Yururken bir suru cicegin (tap taze, yep yeni) oldugu bir mezarlik gordum, haliyle dikkatimi cekti ve daha dikkatli baktim. Yilmaz Guney’indi. Icimden “balli yerdesin valla” demekten kendimi alamadim 🙂 Yuzumde bir tebessum, nedense sevindim gordugume ve yurumeye devam ettim. Herkesin elinde bir harita ben de ise yok… Bir yasli adamla torununu cevirdim ve haritalarina bakmak istedim, cok sekerlerdi. Kucuk cocuk cat pat Ingilizce konusuyordu ama adam sifir. Bir sekilde anlastik ve Jim Morrison’in yerini ogrenerek yola ciktim. 6. bolume gitmem gerekirken kenimi 14. bolumde buldum! “Hay allah” filan derken tekrar dede ve torunu ile karsilastim ve onlarla Jim Morrison’a dogru yurumeye basladik…

Once Murat’la La Marais’e gittik. Orada daha onceden gordugumuzde 100 kisinin kuyruk bekledigi yerden dondurma alma serefine eristim cunku bostu, nasil lezzetli anlatamam sanirim buranin en lezzetli dondurmasi, nitekim buralilar da benzer seyler soyluyorlar… Adi AMORINO, gelirseniz mutlaka gidin derim (bkz. solda ben, Murat’in sahane cekimi ile :)) Ardindan kendimizi Paris’teki mahallemizin Symyrna’si ilan ettiigmiz Corso’ya attik ve sahane bir aksam/gece gecirdik… Bu arada Corso’da “frenc fries” istedim, yoktu. Bunun uzerine seker garson bize “bence gercek french fries bu” diyerek bir sey getirdi. Ne olsa begenirsiniz? Bildiginiz hamsi heheheh 🙂