Kendimi teknolojiye çok yakın ve de aşırı iyi takip eden bir insan gibi hissetsem de bazen bir de bakıyorum, aslında hiçbir şey anlamıyorum. Bunun yanında güncel ne kullanıyorsam sanki hep ona sahipmişiz gibi bir his var bende. Yani sanki “kendimi bildim bileli iOS kullanıyorum, Windows da ne?” ya da “140 karakter ve tek satırda SMS mi? O da ne? Ben Whatsapp’ta destan yazıyorum, destan!” hali…
Bugüne kadar Türkiye’de gerçekleşmiş en kapsamlı teknoloji sergisi olan; sanat, tasarım, sinema, müzik ve video oyunları başta olmak üzere birçok farklı başlığın bir bütün halinde ele alındığı Digital Revolution‘da tüm bu sürece, o aslında hiç yokmuşçasına unuttuğumuz bütün gelişime takınlık edebilirsiniz.
Mesela ben kardeşimin sürekli olarak oynadığı Minecraft‘tan, bastırılamaz bir şekilde neden daraldığımı bu sergi sayesinde çözdüm! Çünkü bana 1996 senesinde çıkan Tomb Raider‘ı hatırlatıyor. Aynı iç sıkışıklığı, aynı daralma… Bunun yanında Pac-Man ve Space Invaders ile buluşmak da harika. Black Eyed Peas‘den will.i.am’in, Japon ses sanatçısı ve müzisyen Yuri Suzuki’yle iş birliği yaptığı The Pyramidi de süper şarkının ‘Dreamin’ About the Future‘ olması da manidar. Fakat hiç şüphesiz ki en etkileyicisi, beni en benden alan The Treachery of Sanctuary. Bu eser doğum, ölüm ve ruhani dönüşümü ele alıyor. Ah o uçmak var ya! Neyse detayını anlatmayayım ama her eve lazım.

Hafta içi: 10.00-20.30
Hafta sonu: 10.00-20.00*Sergi Pazartesi günleri kapalıdır.
Detaylar için TIKLAYIN