Nişantaşı’nda bir öğle toplantısı çıkışı akşam yemeğine kadar oturup çalışabileceğim sakin bir yer düşünürken aradığımın tam da karşılığı olarak girdim Sunday’in kapısından. Burası bir kahve dükkanı; tahmin edeceğiniz kahvelerin tamamını ve fazlasını içeren menüsünde Wiener Melange’dan, Syphon’a, Cold Brew’dan, Aeropress’e kadar yok yok. Ek olarak siyah ve yeşil çay çeşitleri ile ev yapımı limonata ve buzlu çay gibi seçenekler de mevcut. Yiyecek olarak ise havuçlu kek, brownie, croissant gibi birkaç seçenek var. Siparişinizi self service verip amacınıza göre çeşitli koltuk, sandalye seçeneklerinden birine çörekleniyorsunuz.
Yumuşacık ışıklandırılmış Sunday’in girişin üstünde bir de asma katı var ki favorim bu asma kattaki tek kişilik istasyonlar. Yüzü sokağa dönük yanyana aralıklarla yerleştirilmiş bu uzun masalar, laptop, defter, kahve, telefon vs.’nizi koymanız için yeterli alan ve ekstra çalışma ışığı ile “gel burada saatlerce yaz çiz” diyor.
Alt katta da koltuklar camdan dışarı bakacak şekilde yerleştirilmiş ki kitabınızı okurken, kahvenizi yudumlarken ufaktan bir Avrupa kafesi hissi alın. Bu arada bu kahvelerden bazılarını ve Julius Meinl aksesuarları eviniz için satın da alabiliyorsunuz.
Kim ile neden gidilir? Tek başına çalışmaya, partnerle projenin üstünden geçmeye, okumaya, sokağa bakarak kahve içip dalmaya.
Ne yenir/içilir? Kahve hakkında her şey.
Pozitif: Sadeliği ve sükuneti.
Negatif: Yarı aç uğramak gerektiğinde atıştıracak pek seçenek olmaması.
Adres: Ahmet Fetgari Sokak No: 44/B Teşvikiye / İstanbul t:212 2316712