
Lobster roll gibi dünyanın en ağır yemeği olup bir bu kadar da güzel ve leziz olan nadir şey vardır. Her seferinde delicesine yedikten sonra mide fesatı geçiririm ama çok da severim. Bence İstanbul’da da olması gereken (biraz zor ama) bir şey. Bir sürü mekan var elbet ıstakoz dürüm (!) adına tamam, aslında sandviç. İki favorim var. Bir tanesi Luke’s Lobster diğeri Ed’s Lobster. Hoş Chelsea Market‘ta yer alan fish-market’ta da parmaklarınızı yiyebilirsiniz. Ama konumuz ne? Ed’s Lobster Bar. Luke’s Lobster‘ı da yazacağım ama sonra. Istakoz zaten pahalı bir şey haliyle bunun fastfood’a çevrilmiş hali de oldukça bahalı. Naçizane yanında patates kızartması ve turşu ile servis edilen lobster roll favorim. Öncesinde lobster bisque (ıstakoz çorbası) içmek ve karides kokteyl yemek de isteyebilirsiniz elbet. Yanında bir kadeh de şarap içtiniz mi tamam. Minimal battınız. Yani batmasanız da şu saydıklarımla minimum 60 dolar oldunuz. “60 dolara neler yapılır?” diye bir başka yazı da hazırlayabilirim. Neyse bir şekilde, en azından bizde olmayan bir şey yiyeyim dediğinizde Ed’s Lobster Bar‘a bir uğrayın. Bana teşekkür edeceksiniz.

Kim ile neden gidilir? Tek başına, arkadaşlarla, aileyle, sevgiliyle.
Ne yenir / içilir? Lobster roll!!! Tabii lobster bisque ve istiridyeli linguini’lerini de tavsiye ederim.
Pozitif: Yaşanan lezzet patlaması.
Negatif: Yer bulmak oldukça zor.
Adres: 222 Lafayette St New York (Kenmare St ve Spring St arasında) Bir tane de Gansevoort Market’ta var ama favorim adresini verdiğim SoHo’daki.