Geçtiğimiz günlerde Welder Watch’un lansmanı için bir grup insan atladık Milano’ya gittik. Bir parçası olmaktan keyif aldığım, tanıdığım bir sürü insanın yanında yeni insanlarla da tanışmama vesile olan pek şahane bir iş oldu. Bundan 2 ay kadar önce pek keyifli bir fotoğraf çekimi gerçekleştirmiştik. İşte sonucu ile Milano’da buluşmuş olduk. Yalnız o 2 ay nereye gitti arkadaş? Neyse.
BİRAZ MİLANO…
Milano gibi pek de “Ay bayılırım!” hissiyatı yaratmayan bir şehir ancak bu kadar güzel olabilirdi. Hatta, “Acaba tekrar gitmeli mi?” bile dedirtti. Hep derim, ekip mühim. Yoksa demez miyim? Kesin demişimdir. Çok kısa ziyaret etmemize rağmen dolu dolu geçti diyebilirim. Muhabbet daha uçakta başladı elbet. Şehrin merkezinde yer alan ve daha önce de kaldığım Grand Hotel et de Milan‘a vardığımızda bir gün sonra gerçekleşecek olan lansman partisi de kendi içinde başladı sayılır. İtalyan mutfağının birbirinden güzel lezzetlerinde boğulup -kesin kilo aldım!-, şaraplarda yüzdüğümüzü söylememe gerek yok sanırım? İlk akşam yemek yediğimiz Salumaio Di Montenapoleone‘ı kesinlikle tavsiye ediyorum şahane bir restaurant. Özelikle ravioli’si enfes. Ardından gittiğimiz Dry Cocktail Bar da çok iyiydi. Love In Portofino ve de Brooklyn Reloaded tavsiye. Stresa‘da gittiğimiz Cascinetta Da Luisa da harika bir restauranttı. Bir aile işletmesi, doğa içinde, şömineli ve aşırı keyifli. Burada da risotto’da kendimden geçtim. Ve son gece delicesine dans ettiğimiz TOM da bir club olarak “kesin gidin” mekanlarından. Fakat sanırım bu mini gezinin benim için en güzel tarafı daha önce görmediğim Maggiore Gölü‘nü ziyaret etmek oldu. Hava her ne kadar birçok insan için “berbat!” olarak nitelendirilebilecek olsa da benim için “şahane!” kıvamındaydı. Sis ve yağmur daha ne olsun? Bir de Maggiore‘de yer alan küçük adacıklardan Isola Bella‘nın hikayesi pek güzel. Anlatacak mıyım? Hayır. Ama buyrun TIKLAYIN.
VE LANSMAN…
Teatro Vetra‘da gerçekleşen lansmanda, Ema Stokholma DJ’lik yaparken bizler pek eğlendik. Mekan ve tabii ki lansmana özel dekorasyon bir harikaydı. Yani reklam gibi duymayın ama saatlere bayıldığımı da söylemeliyim. Özellikle Moody serisi tam benlik. Ki ben delicesine hem saat hem de gözlük sevici olduğumdan biraz huysuzumdur bu konularda. Bir göz atmak isterseniz buyrun tıklayın: www.welderwatch.com
Speşıl tenks tu: Şahane birer toparlayıcı, düzenleyici, “hadi!”ci olan Ecemen ve Ece, tabii ki Korhan, kahkaha eşlikçisi Şafako, Begüm ve tabii ki tüm Welder familyası. Velhasıl yine eğlendik be.